Doğum Öncesi Stres, Çocuklarda İltihaplanmaya ve Ruh Sağlığı Sorunlarına Yol Açabiliyor
Yapılan araştırma, hamilelik sırasında daha fazla stres yaşayan annelerin çocuklarının 9 yaşında bir iltihap belirteci olan interlökin-6 (IL-6) seviyelerinin yüksek olma eğiliminde olduğunu buldu. Bu çocukların ergenlik döneminde daha şiddetli depresyon ve anksiyete semptomları gösterme olasılığı da daha yüksekti.
Stres, vücudun zorluklara veya taleplere karşı verdiği doğal tepkidir ve sıklıkla “savaş ya da kaç” tepkisi olarak adlandırılır. Gerçek veya algılanan tehditler tarafından tetiklenir ve vücudu harekete hazırlamak için adrenalin ve kortizol gibi hormonların salınımını harekete geçirir. Bu tepki kısa vadede odaklanmayı, enerjiyi ve performansı artırabilirken, uzun süreli veya kronik stres bedensel sistemleri bozabilir. Bu bozulma yüksek tansiyon, anksiyete veya zayıflamış bağışıklık gibi fiziksel, duygusal ve ruhsal sağlık sorunlarına yol açabilir.
Sağlık ve hastalığın gelişimsel kökenleri hipotezine göre, hamilelik sırasında strese maruz kalmak fetüste fizyolojik değişikliklere yol açabilir. Bu stres kaynaklı değişiklikler, çocuğun ileriki yaşamında ruh sağlığı ve refahı üzerinde uzun süreli etkilere sahip olabilir. Birkaç çalışma, hamilelik sırasında annenin stresli yaşam olayları ve psikopatolojisi ile çocukların ruh sağlığı sonuçları arasında ilişki olduğunu göstermiştir.
Yapılan araştırmanın sonucuna göre de annenin doğum öncesi stresinin çocuklarda iltihaplanma ve daha şiddetli depresyon ve anksiyete semptomlarıyla ilişkili olduğunu gösterdi. Hamilelik sırasında daha fazla stres yaşayan annelerin çocukları 9 yaşında daha yüksek iltihaplanma seviyelerine sahipti ve sırasıyla 16 ve 18 yaşlarında daha şiddetli anksiyete ve depresyon semptomları sergilediler.
Yorum gönder